The Outer Worlds 2 İnceleme | Goygoy Engine
https://cdn.goygoyengine.com/images/1762502750527-13a18a944b4f0dae.jpg

The Outer Worlds 2 İnceleme

Bu, bugüne kadar hazırlanmakta en zorlandığım inceleme olabilir. Çünkü oyunu ancak bitişine doğru sevebildim ama Stockholm sendromundan mı kaynaklanıyor, emin değilim.

Goygoy Engine
Goygoy Engine
The Outer Worlds 2
40

Obsidian oyunlarını seviyorsanız bunu da seversiniz. Sevmiyorsanız bunu da sevmezsiniz.

+'lar
-'ler
Silah tasarımları çok iyi
Oynanış çeşitli ve çok yönlü
Kusur sistemi
Oynanış kütük gibi
10 yıl önce çıksaymış yine çok eski kalırmış
Hikayeye girmesi çok zor
Bazı yanları çok tekrar edici

Alalım bir zaman makinesi, gidelim geçmişe. Yıl olsun 2015. Bu oyunu o gün yayınlayalım. Kimse bu oyuna “Oha, bu oyun gelecekten gelmiş olmalı.” demez, hatta oyun o gün bile günün standartlarının gerisinde olduğu için eleştirilirdi. Gidelim daha da geriye. 2005. O gün yayınlayalım oyunu. Yine o gün için bile eski kalırdı. Yıllar geçiyor, ilerliyor ama Obsidian hala antika hissettiren oyunlar yapmaktan vazgeçmiyor. The Outer Worlds 2 de bu geleneği sürdürüyor.

Eski, Epeski, Çok Eski

Obsidian kendine has bir stüdyodur. RPG oyunu dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biridir. Fallout New Vegas, KOTOR 2 ve dahası. Obsidian’nin kendine isim yaptırtan bu yapımlarındaki teknik kalite ile bugünlerde çıkardığı oyunların teknik kalitesi arasında neredeyse fark yok. 2025 yılında oynanışı bu kadar eski ve kütük bir oyun çıkartacaksanız bari hikaye ve RPG unsurlarında zirveyi zorlayın. RPG unsurlarına kötü demiyorum ancak tam fiyattan çıkan bir ve oynanış kısımları bu kadar kötü olan bir oyunu kurtarmaya kesinlikle yetmiyor. Teraziye bir denge gerek. Eğer oynanış bu kadar rezil ise oyunun başka bir şey ile öne çıkması gerekir. Bu oyun çıkmıyor. Standart bir RPG oyunu. 2-3 yıl sonra -bırakın 2-3 yıl sonrasını, 2-3 ay sonra bile- bu oyuna dair hatırlayacağım tek şey, oyunu oynamanın nasıl bir işkence olduğu olacak.

outer worlds 2 minimap

Benim Obsidian RPG’leri ile aramın iyi olmadığını şimdiye kadar anlamışsınızdır. Eğer siz Obsidian oyunlarını seviyorsanız, bu incelemedeki görüşler size laf kalabalığı olarak gelecektir. Şahsen RPG oyunlarını çok sevsem de Obsidian’ın yaptıklarıyla yıldızım barışamadı. The Outer Worlds 2 de bu durumu değiştiremedi. Bu sene başında çıkan bir diğer Obsidian oyunu olan Avowed benim için çok büyük bir hayal kırıklığı olmuştu. İlk duyurusu ile çıkan ürün arasındaki tek benzerlik, oyunun ismi olmuştu. The Outer Worlds 2’yi oynamaya başlarken ne gibi bir oyunun beni beklediğini biliyordum. O yüzden beklentim olabilecek en kötü düzeydeydi ama oyun beni yine de şaşırtmayı başardı. Bu yılda bu kadar eski, bu kadar ilkel bir oyunu çıkartmak büyük iş. Hani kimse demedi mi, “Biz ne yapıyoruz?” diye?

Obsidian’in inatla her oyunda aynı formülü uygulaması ve bir adım bile ileriye gitmemesine şaşırıyorum. İnsan yanlışlıkla şu oyunları artık geliştirir. Bir stüdyo hep mi yerinde sayar? Bu oyunları satabilmek için inanılmaz bir yazım kalitesinin olması gerek ancak o da yok. Chris Avellone gibi insanların Obsidian’den ayrılması sonrası oluşan boşluğu, firma hiç dolduramadı. Bir RPG oyununun çok iyi bir hikayeye sahip olması gerekir. Ancak The Outer Worlds 2’nin hikayesi o etkileyiciliğe sahip değil.

İşbu Dış Dünyalar

The Outer Worlds dünyası kabaca uzayda geçen Fallout diye anılabilir. Bir sürü gezegen var, iniyorsunuz. Her gezegende köy demeye zorlandığım küçük şehirimsiler var. Bu gezegenlere inip kendi deneyiminizi yaşıyorsunuz, yerseniz.

Obsidian oyunlarındaki dünyalar, karakterler çok yapmacık geliyor bana. Oyun yapmak biraz da bir ilizyon işidir. Oyuncuyu, o dünyaya inandırmanız gerekir. Ama Obsidian oyunlarında bu büyü gerçekleşmiyor. Her şey çok sahte. Başınıza gelen o rastgele olayın aslında rastgele olmadığı vesayre çok bariz belli oluyor.

the outer worlds 2

E durum böyle olunca, ne oyundaki karakterlerin derdi sizin derdiniz oluyor, ne de oyun dünyasının sorunları sizin sorunlarınız oluyor. Bu durumda bir RPG oyununu oynamak için bir sebep kalmıyor.

Oysa oyunun başında bu durumdan çok umutluydum. Bir uzay gemisinde başladık oyuna. Geminin alt katına inmek için merdivenleri kullanmak yerine aşağıya atladım. Yanımdaki karakter “Bu daha hızlıydı” dedi. Bu tarz etkileşimler sizi oyunun dünyasına çeker. Ancak sonrasında maalesef umduğum gibi devam edemedi.

Oynanış, Oynayamamış

The Outer Worlds 2’nin oynanışını iki kısımda incelemek gerek. Birincisi, temel oynanış; ikincisi, RPG unsurları. Temel oynanıştan başlayalım.

Efendiler, bu oyunun bir oynanışı yok. 4 tane lise öğrencisi bir araya gelse bu kadar kütük bir oyun yapabilirler mi emin değilim. Silah kullanımı, animasyonlar, vuruş hissiyatı ve dahası. Oynanışa dair her şey çok kötü.

Oyunda çok fazla, çeşit çeşit silah var ve silahlarım tasarımlarını gerçekten çok sevdim. Ancak istisnasız tüm silahlar çok kötü hissettiriyor. Silahlar kendi arasında farklı saldırı tiplerine vesayre sahipler ancak kütüklük devam ediyor. Ben bu yüzden çoğunlukla yakın dövüş silahlarını tercih ettim oyun boyunca. En azından daha tatmin ediciler diye. Bunlarında iyi olduğunu söyleyemem. Ancak ateşli silahlardansa tercih ederim.

the outer worlds 2

Silahlarınızı modlar ile geliştirebiliyorsunuz. Ancak ben silahları geliştirmek için çok fazla uğraşmadım. O yüzden geliştirme süreci hakkında bir şey söyleyemeyeceğim. Oyunun silah kullanımına geri gelirsek, silahlardan çıkan mermiler Counter-Strike 2 mermileri gibi. Nereye gittiği belli değil. Kontrol etmek zor. Vurup vurmadığınızı anlamak çok zor. Fallout New Vegas’taki silah kullanımının birkaç seviye ötesinde.

Gizlilik deyince her oyunun sunduğu ses yapıp düşman dikkati dağıtma, arkadan yaklaşıp düşman öldürmenin ötesine geçen bir şey yok. Gizlilik odaklı karakterinizi geliştirip birkaç ek özellik açabilirsiniz tabii ancak bunlar da ayak sesini azaltma, eğilip yürüme hızını arttırma gibi şeylerin ötesine pek geçemiyor. Ancak bölüm tasarımlarının çoğu zaman gizlilik için size bir seçenek sunduğunu söyleyebilirim. Doğrudan düşmanın arasından geçmek yerine etrafı biraz araştırırsanız bir havalandırma vesayre rahatça bulabiliyorsunuz.

Bölüm/harita tasarımları bazı zamanlar çok karman çorban bir hal almış. Bazen nereden gelip nereye gideceğinizi bulmak bir zulüm haline geliyor. O eski oyunların kriptikliğine sahip. Zaten ne kadar eski bir oyun olduğundan incelemede çokça bahsettim. Sanki Obsidian oyunu 15 yıl önce yapmış da yayınlamak bugün aklına gelmiş gibi. Bu oyunun eskiliği id Software’ın ilk Doom’u bugün aynı şekilde tek yayınlaması gibi bir durum. Böyle bir şey yapsa id Software büyük linçlenirdi. Ve bu haklı bir linç olurdu. Ancak Obsidian’in bu davranışına ilginç bir şekilde oyun basını hiç tepki göstermiyor. Bu durumun bir miktar da oyun basınının çoğunun görece yaşlı olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bu tarz oyunlara alışmışlar. Oyuncular bu konuda ne düşünüyor diye baktım? Oyuncu görüşleri genelde iyi, çünkü oyunu neredeyse kimse oynamamış. İlk oyun ilk başta Epic Games Store’a özel olarak çıkıp bir yıl sonra Steam’e gelmişti. İkinci oyun direkt Steam’e çıkmasına rağmen oyuncu sayısı, ilk oyunu geçememiş. Obsidian’in kendi kitlesi oyunu beğenmiş gözüküyor. Eğer siz de daha önceki Obsidian oyunlarını sevdiyseniz bunu da çok büyük ihtimalle seversiniz.

the outer worlds 2

Gelelim, Obsidian’in alametifarikasına: RPG unsurları. Bir RPG oyunu benim için sadece karakter, oynanış geliştirmeleri değildir. RPG oyunu dendiğinde benim için en önemli olan hikaye ve sizin hikayeye yaptığınız etkidir. The Outer Worlds 2’nin hikayesi başta hiç ilgimi çekmedi. İlerleyen noktalarda konu biraz ilgi çekici gelir gibi oldu ama bu da havada kaldı. Öncelikle hikayeye değinmeden önce RPG unsurlarına değineyim.

Gerek karakter yetenekleri, gerek kusur mekaniği olsun, ben RPG oynanış unsurlarını beğendim. Başlangıçta karakterinizi oluştururken karakterinize bir geçmiş oluşturuyorsunuz. Daha fazla geçmiş özelliği seçerseniz, oyun sizden bir tane de kusur seçmenizi istiyor. Bu kusurlar, oyun sırasında bazı durumlarda size avantaj da sağlayabiliyor. Örneğin bir mülteci kampına girmeye çalışıyordum, benim hasta olmak gibi bir kusurum vardı oyunda. Hastayım dedim, beni hiç sorgulamadan içeri aldılar. Kusurları avantaja dönüştürebiiyorsunuz. Ayrıca oyunda bir mekanik olarak dinamik bir şekilde kusurlar elde ediyorsunuz. Örneğin oyunda çok fazla eşya ödünçalmıştım. Oyun bende kleptomani kusuru buldu. Oyun sizde kusur bulduğunda ekranda bir bildirim çıkıyor ve kusuru kabul edip etmemek size kalıyor. Eğer kabul ederseniz, o kusurun avantaj ve dezavantajlarını kalıcı olarak üzerinize alıyorsunuz.

the outer worlds 2 flaws system

Eğer oyunu oynayacaksanız bu kusurları kabul ederken dikkatli olmanızı öneririm. Çünkü özellikle bazı kusurlar oyunu sizin için fazla zorlaştırıyor. Oyun zaten bu noktada, oyunu ilk kez oynuyorsanız reddedin, diye uyarısını yapıyor. Örneğin kleptomani kusurunu kabul etseydim, girdiğim mekanlardaki eşyaları otomatik olarak çalacaktım. Bu da şehirlerde, yerleşim yerlerinde gezerken oralarla olan ilişkimi bozacaktı. Mesela ben başta gizlilik üzerine oynuyordum. E bu da sürekli eğilip gezdiğim anlamına geliyor. Oyun bende kötü dizler diye bir kusur buldu. Eğer kabul edersem eğilip gezerken daha hızlı olacaktım ama dizlerim ağrıyacak ve ses çıkaracaktı. Bu da gizlilik oynanışımı baltalayacaktı. Oyunda bu tarz bir sürü kusur var ve bence gayet iyi olmuş bu sistem. Karakterinizi bir menüden seçip değiştirmek yerine oynanış sırasında böyle dinamik bir şekilde karakterinize özellikler eklenmesi hoşuma gitti.

Hikaye: Bir Şeyler, Bir Şeyler

The Outer Worlds 2’nin hikayesinin ilk oyun ile doğrudan bir bağlantısı bulunmuyor. Aynı evrende geçiyor ancak bu oyunu oynamak için ilk oyunu oynamanıza gerek yok. Oyunda Earth Directorate adındaki bir organizasyonun ajanı olarak başlıyorsunuz. Oyunda tüm evreni tehdit eden bir sorunun kaynağını incelemek ve problemi çözmekle görevlendiriliyorsunuz. Gittiğiniz Arcadia sistemindeki daha ilk görevinizde ihanete uğrayıp ekibinizi kaybediyorsunuz. 10 yıllık bir kriyojenik uyku sonrasında hep size yapılan ihaneti çözmeye, hem de evreni kurtarmaya çalışıyorsunuz.

the outer worlds 2 world

Oyunun hikayesi çok büyük klişe. Daha doğrusu hikaye matematiği. Oyunda tek bir amacınız var. Evreni kurtarmak. Ancak oyunun hikaye matematiği, sürekli sizin ilerlerken karşınıza çıkan engeller üzerinden dönüyor. İlerleyeceksiniz, yolunuzu biri kesiyor. Buradan geçmene izin vermem için benim 2 görevimi yap, diyor. Oyunun çok büyük bir kısmı, ilerlerken karşınıza bir engel çıkması ve o kişinin size yardım etmesi için kendisinden bir iki görev yapmanızı istemesinden oluşuyor. Bir RPG oyununda daha karşıma bir kapı tarzı engel çıkıp kapıyı açmam için o kapı görevlisinin 2 görevini yapmam istenirse kusacağım. Çok klişe bir yazım tarzı. Ve bu tarz her oyunda da yer alıyor.

Ana hikayeyi bırakıp yan görevlere gelirsek. Bu tarz bir oyun, ana hikayesinden çok yan görevleri ile de öne çıkar. Şahsen bazı ilgi çekici görevler olsa da bence oyunu kurtarmaya yetmiyor. Örneğin bir görevde grev yapan işçiler ile fabrika sahibi arasında pazarlık yapıyorsunuz. Bir yanda günde 20 saat mesai yapan işçilerin haklarını savunurken, bir yandan da firmanın bunları kabul etmesi için bir orta yol bulmaya çalışıyorsunuz.

Obsidian’nin mizahını seviyorum ben. En kritik, ciddi anlarda yapılan espriler, tüm oyun sektörüyle dalga geçmeler. Özellikle The Outer Worlds 2’nin duyuru fragmanı. Ancak 2 hoş diyalog okuyacağım diye onlarca saat bu oyuna katlanacak değilim.

Oyunun Kendisi Bir ‘Kusur’ Sistemi

Suya temas ettiğiniz anda anında ölüyorsunuz. Tamam, gidip yüzme mekaniği yapmakla uğraşın demiyorum da bunu yapmanın yolu da bu değil. Helldivers 2‘deki gibi suda derine düşünce ölelim bari. Burada yanlışlıkla bir su birikintisine temas ediyorsunuz, tak diye ölüyorsunuz.

Az önce bir YouTube videosu çıktı karşıma. Suya giriyor ve boğulma seviyesine kadar ölmüyor. Muhtemelen bu durum sudan suya değişiyor. Bazı sularda anında ölüyorsunuz, bazılarındaysa bir miktar hareket edebiliyorsunuz.

Zaten genel olarak oyun boyunca çok saçma şekillerde ölüyorsunuz. O kadar da yüksek olmayan bir yerden aşağıya atlıyorsunuz, tak diye ölüyorsunuz. Aynı yükseklikten başka yerde atladığımda yaşayabiliyorum.

Oynanışın büyük bir kısmıında boş boş haritada göreve koşuyorsunuz. Bereket takat(stamina) sınırsız ve koşma hızının da gayet iyi. Koşa zıplaya gidiyorum görevlere. Yoksa katlanılır gibi olmazdı.

Sırf gelenek bozulmasın diye TPS koyulmuş. Çok kötü bir TPS modu var. Daha kötüsünü görmemiş olabilirim. Kesinlikle FPS oynamanızı tavsiye ederim. Gerek kamera açısı, gerek animasyonlar, gerek nişan alma sistemi kesinlikle çok kötü. Sanki son dakika la biz TPS koymayı unuttuk, seri ekleyin demişler gibi.

the outer worlds 2

Oyunun görsel kalitesi de hiç açıcı değil. Obsidian’in The Outer Worlds serisinde kullandığı grafik tarzının bir hayranı değilim. Sanki rastgele renkler tuvale fırlatılmış gibi göz ağrıtıyor bazı yerler. Ancak bu zevkler ve renkler meselesi tabii. Siz sevebilirsiniz. Ancak yine de bu grafiklere bu sistem gereksinimleri fazla. Ben oyunu AMD Ryzen 5 7640HS işlemcili ve RTX 4060 ekran kartlı bir laptopta oynadım. En üst ayarlarda DLSS ve Frame Generation ile birlikte başlangıçta fazla sorun yaşamadan oynadım. Ancak ilerleyen kısımlarda, oyunun final bölümlerinde çok fazla optimizasyon sıkıntısı yaşamaya başladım. Oyun, sistem kaynaklarını niyeyse kullanmıyordu.

Müzikler oyun boyunca öyle çok ilgimi çeken bir şey değildi. Ancak final görevinde çalan müzikleri çok beğendim.

Oyun size bir şeyi yapmak için birden fazla yol sunuyor. Özellikle çeşitli karakter özellikleri ile farklı etkileşimler kurabiliyorsunuz.

the outer worlds 2 ana menü

Oyunun ana menüsü güzel olmuş. Moon Man karakteri oyunda yaptıklarınıza göre size 3-5 bir şey söylüyor. Örneğin ben oyunu başta en kolay modda açmıştım. Bana gelip, Yazarlarımız seni takdir ediyor, kolay modu seçip aksiyondansa diyalogları önemsediğin için dedi. Oyun sırasında, oyunu bıraktığınız yere göre olaylara yorumunu yapıyor.

Oynasak da mı saklasak, oynamasak da mı saklasak?

Eğer bu oyuna para verip oynamış olsam sanırım gidip ağlardım. Oyunu, zamlanan Game Pass aboneliğimin son günlerinde oynadım. Ben oyunu 20 saatte bitirdim. Sadece ana hikaye görevleri ile ilerlerseniz yaklaşık 10-11 saatte bitirebilirsiniz. Bu oyunun kendini tam fiyattan sattığını göz önünde bulundurursak ne içeriği, ne kalitesi bu fiyatı karşılamıyor. Eğer eski RPG oyunlarını seviyorsanız, sizi eskilere götürecek kalitesiyle sizin için iyi bir oyun olabilir. Ancak oynayacaksanız bile en azından indirim beklemenizi öneririm.

10 yıl önce çıkmış bir Bethesda oyunu, teknik açıdan yaptığınız oyunu geçiyorsa şapkayı önünüze koyup bir düşünmeniz gerek.

Goygoy Engine
Goygoy Engine
The Outer Worlds 2
40

Obsidian oyunlarını seviyorsanız bunu da seversiniz. Sevmiyorsanız bunu da sevmezsiniz.

+'lar
-'ler
Silah tasarımları çok iyi
Oynanış çeşitli ve çok yönlü
Kusur sistemi
Oynanış kütük gibi
10 yıl önce çıksaymış yine çok eski kalırmış
Hikayeye girmesi çok zor
Bazı yanları çok tekrar edici