DeTechtive 2112, güzel görselliğiyle öne çıkan, iki saatten kısa bir sürede bitirebileceğiniz bir Türk oyunu. Distopik bir dünyada bir dedektifi yönetiyorsunuz.

Steam’de rastgele gezinirken bir oyun karşınıza çıkar, “aa bu oyun iyimiş, bi istek listeme ekleyim sonra bakarım” dersiniz ya. Ben DeTechtive 2112’i ilk olarak böyle gördüm. Türk oyunu olduğundan haberim yoktu. Steam’de gezinirken karşıma çıktı ve görselliği çok hoşuma gitti. Aradan biraz zaman geçti ve Twitter’da gezinirken daha önce Ronin Two Souls’u yapan ekibin yeni oyunu olduğunu gördüm.
Ronin Two Souls da görselliğiyle öne çıkan bir oyundu. DeTechtive 2112’nin bir izometrik aksiyon/gizlilik oyunu olduğunu görünce önce sevindim. İzometrik oyunların kitlesi görece az sonuçta, daha çok kişiye hitap eden bir şey yapma kafasıyla, küçük bir ekiple dev bir oyun yapma kafasıyla hareket etmemişler. Daha küçük bir kitleye hitap eden bir şey yaptıklarına göre, “ya bir tutku projesi ya da bunu çok iyi yapabileceklerine inanıyorlardı, demek ki çok güzel bir oyun bizi bekliyor” dedim.
Ama, tam beklediğim gibi olmadı. Öncelikle oyunun süresinden başlayalım. Çok kısa. Siz bir dedektifsiniz, vakalarınız var. Oyun toplam 5 vakadan oluşuyor ve herhangi bir vakayı tamamlamam 10 dakikadan uzun sürmedi. Bu kadar kısa bir oyun, oyundan çok bir demo gibi hissettiriyor.
Oyunun türünün ne olduğundan emin değilim. Ben başta bir gizlilik oyunu olduğunu sanıyordum ancak kesinlikle bir gizlilik oyunu değil. Aksiyon oyunu da tam olarak diyemiyorum çünkü oyunun aksiyon mekanikleri tam olarak çalışmıyor. Temel oyun tasarımı sizi gizliliğe itmek istiyor, ancak gizlilik oyunu değil. Oyun küçük küçük haritalardan oluşuyor. En ufak aksiyona girişinizde tüm haritadaki düşmanlar üzerinize koşmaya başlıyor. Haritanın başlangıcında kımıldamadan bekleyip üzerinize koşan düşmanlarınızı rahatça öldürüp sonra haritanın sonuna kadar koşabiliyorsunuz.
Ama bakıyorum haritalara, çatışmanız için tasarlanmış yerler var. Ancak oraya gelmeden tüm düşmanları öldürmüş oluyorum ki ben zaten.
Burada büyük bir tasarım hatası var. Eğer tüm düşmanlar benim üzerime koşacaksa, niye harita var zaten? Yapay zekada ayrı bir facia. Çok tuhaf bir görme yetenekleri var. Kesinlikle gizli gideyim, kimse beni görmesin diyemiyorsunuz. Aksiyona girmeye de uygun değil. Sadece sabit durarak rakiplerinizi indirebiliyorsunuz. Çünkü rakipleriniz hareket halindeyken ateş edemiyor. Genelde haritalar da koridor koridor olduğundan, koridora nişan alıp ateş etme tuşuna basılı tuttuğunuzda bölümü kolayca bitirebiliyorsunuz.
Oyunun bence tekrar tekrar oynanabilir bir yapısı yok ama dilerseniz oynayabiliyorsunuz. Arkadaşlarınızla birlikte 4 kişiye kadar co-op bir şekilde takılabiliyorsunuz ancak başta dediğim gibi, oyun çok kısa. Sanki oyun başta 5-10 saatlik bir oyun olacakmış gibi tasarlanmış da sonra bazı bilmediğim nedenlerden dolayı 1 saate düşmüş gibi.
Ana lobi gibi bir mekanımız var, 2-3 sokaktan oluşan bir mahallemsi. 3 tane lokasyon var, ofisimiz, silah dükkanı ve 3. bir yer. Hatırlamıyorum üçüncünün ne olduğunu, çünkü hiç ihtiyacım olmadı. Silah dükkanına da sırf oyuna bir inceleme hazırlayacağım diye gittim. Yoksa ilk silahınızı aldıktan sonra bir daha silah almaya falan ihtiyacınız da olmuyor.
Bir sürü silah var ancak silahlar çok da farklı değil. Olsa bile, her bölümü farklı silahla oynasanız bile tüm silahları deneyemezsiniz. Dediğim gibi, muhtemelen oyun başta daha uzun olarak tasarlandı ancak sonra bazı nedenlerden süresi kısaltıldı. Bir bölümde kalabalık bir mekanın içinde ilerliyoruz. İçeride parti falan var. Tıklım tıklım insan dolu. Güzel bir şey planlamışlar. Eğer aksiyon olursa içeride, içerdeki insanlar dışarı kaçsın, bir kargaşa kaos olsun, demişler. Ama, ama, ama ben dışarıda aksiyona girersem, yine içerideki insanlar dışarıya çıkıyor. Bu da ortaya çok abzürt bir görüntü çıkartıyor. Süper kahraman filmlerinde, halkın kötü adama gitmesini engellemek için yapılan polis barikatı gibi saçma bir şey oluyor.
İncelemenin başından beri oyunu gömüyorsun, hiç mi iyi bir şey yok derseniz, kesinlikle var. Ancak yapıcı eleştiri olmadan kimse kendini geliştiremez. Özellikle Türk oyunlarına hakkıyla eleştiri yapmıyoruz. “AA TÜRK OYUNU ÖV ÖV ÖV” diye yaklaşınca kimse kendini geliştiremiyor. Eksiklerimizi göreceğiz ki, globale oynayalım. Çünkü ortaya çıkan işin globalde etki yapabilecek bir potansiyeli varmış. Bu oyunda olmaz belki ama, bir sonraki oyunlarında üzerlerine koyarlar ve çok daha iyi bir oyun ortaya çıkar.
İyi bir oyun, iyi yapmanız gereken pek çok şeyden oluşur. İyi bir oynanış, iyi bir görsellik, iyi bir hikaye. Bu liste uzayıp gider. Şunu söyleyebilirim ki, bence bu ekip görsellik tarafını çözmüş. Ronin Two Souls da iyiydi ancak DeTechtive 2112 çok daha iyi olmuş. Sanat tasarımı mı dersiniz, ne dersiniz bilmiyorum ama bu oyun olmuş. Hikayeye gelirsek, gelmesek daha iyi.
Hikaye de, yine sanki kısaltmaya kurban gitmiş. Ne olacaksa, oyunun son 3 dakikasında oluyor. Ancak olan şey de maalesef ancak komik geliyor.
Keşke oyunu 4 kişi oynanabilir hale getirmekle uğraşacaklarına daha iyi bir tek kişilik deneyim yapmaya odaklansalarmış. Son yıllarda servis oyunlarına büyük bir heves var geliştiricilerde. Bir tuttursak iyi para kazanırız, diye düşünüyor yapımcılar. Ben bile düşündüm zamanında, şöyle bir servis oyunu yapsak, falan filan diye de o iş herkesin yapabileceği iş değil. Zaten bu yüzden facialar, rezaletler yaşandı.
Koskoca PlayStation’ın 8 yılda yaptığı oyun, 9 günde battı. Suicide Squad, Avengers gibi pek çok dev oyun kısa süre içerisinde hüsrana uğradı. Çünkü hepsi, bi online oyun tuttursak köşeyi döneriz kafasıyla yapılmış vasıfsız sığ işlerdi. Bu tarz işler sırf iyi para getirebilir diye yapıldıklarında başarısız oluyorlar. Ancak Helldivers 2 gibi bir tutku projesi ise başarılı oluyorlar ki, onlar da çok nadir çıkıyor.

Bu incelemeyi video formatında izleyebilirsiniz.